Metin, deprem ardından yargı alanında yapılması gereken diğer konuları şu şekilde sıraladı: “Bölgedeki hasar tespiti, delil tespiti gibi hasımsız işlerde avukatlık vekâleti aranmaksızın avukatlar özel yasanın da verdiği imkânla hukuki işleri takip edebilir. Vatandaş bu konuda bilgilendirilmelidir. Bölgedeki tüm vatandaşların adli yardım talepleri ek bilgi – belge talebi olmaksızın olumlu karşılanmalıdır.
Bölgedeki vatandaşın ve/veya avukatın 2 ay süre ile tüm mazeret beyanları kabul edilmelidir.
Bölgede yargısal bir aşama için herhangi bir mazeret beyanı, mazeret belgesi olmasa dahi depremin olumsuz etkisinin Türkiye genelinde oluşturduğu tablo dikkate alınarak, mahkemelerce mağdurlara ek mağduriyet ihtimali oluşturmamak için hassas davranılmalıdır. Hak kaybı yaşatmamak için duruşmalara mazeret sunulmaması halinde dahi, durumun deprem ile bağı olabileceği gözetilerek en az 2 ay süre ile hukuk davalarının düşmesine müsaade olunmamalıdır. Avukatlar da mesleki olgunluklarına yaraşır bir tavır göstererek, meslek etik kuralları ve dayanışma olarak, deprem yaşanan illerin de ötesinde bu sürede ülke genelinde karşı taraf duruşmada bulunmasa dahi davanın düşmesini talep etmemelidir. Davayı takip ettiklerini, karşı tarafın mazeretli sayılmasını ve duruşmanın 6 Nisan 2023 sonrasına ertelenmesini talep ettikleri beyanında bulunmalıdır. Bölgede yaşayan ve yakınları bölgede olan ancak adli kontrol nedeniyle başka bir ilde bulunmak zorunda kalan adli kontrol kapsamındaki kişilerin adli kontrolleri yurtdışı çıkış yasağı gibi bir hale dönüştürülmelidir. Ülke içinde adli kontrol kararları nedeniyle seyahat kısıtlaması en asgari düzeye indirilmelidir. Bölgedeki hakim ve savcıların, infaz koruma memurlarının, kalem personellerinin insan olduğu ve bölgedeki tüm vatandaşlarımız gibi psikolojik olarak zor olmasının normal olduğu gözetilerek, bölgeye yeter ek Hakim – Cumhuriyet Savcısı- İnfaz Koruma Memuru- Kalem Memuru görevlendirilmelidir.”